bMh4K. III. Büyük Selçuklu Devleti 1040 - 1157 A. Tuğrul ve Çağrı Beyler DönemiTuğrul ve Çağrı Beyler Gaznelilerle mücadele ettiler. Gaznelilerle yapılan Dandanakan Savaşı’nı Selçuklular kazandı 1040. Bu savaşla Büyük Selçuklu Devleti resmen kurulmuştur. Tuğrul Bey zamanında Irak, İran ve Azerbaycan fethedildi. Türk akıncıları Doğu Anadolu’ya girdi. 1048’de yapılan Pasinler Savaşı’nda Bizans ordusu ilk kez mağlup edildi. Abbasi halifesinin yardım isteği üzerine 1055’de Bağdat’a giren Tuğrul Bey, Abbasi halifesini Şii Büveyhoğullarının baskısından kurtararak halifeyi himayesi altına almıştır. Abbasi halifesi, Tuğrul Bey’e doğunun ve batının sultanı ünvanını verdi. Böylece Selçuklular İslâm Dünyası’nın siyasi lideri haline gelmiştir. B. Alparslan Dönemi 1064 - 1072 Tuğrul Beyin 1063’te ölümünden sonra yerine Çağrı beyin oğlu Alparslan geçmiştir1064. İlk olarak Gürcistan üzerine yürüyerek Gürcistan’ı kendine bağladı. Doğu Anadolu’ya girerek Kars ve Ani’yi ele geçirdi. 1070’de Anadolu üzerinden Suriye’ye girdi. Bu sırada Bizans İmparatorunun doğuya sefere çıktığını öğrenen Sultan Alp Arslan Doğu Anadolu’ya dönerek 26 Ağustos 1071’de Bizans ordusunu Malazgirt’te yendi. C. Melikşah Dönemi 1072-1092Melikşah dönemi Büyük Selçuklu Devletinin en parlak devridir. Ülke en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Sınırlar Ege Denizi’nden Tanrı Dağlarına, Kafkaslardan Basra Körfezi’ne ve Hint Okyanusu’na kadar ulaşmıştır. D. Büyük Selçuklu Devletinin YıkılışıMelikşah’ın 1092’de ölümü üzerine oğulları arasında taht kavgaları başladı. Bu kavgalar dönemine Fetret Devri denir. Bu dönemde Selçuklu Devleti birliğini koruyamadı. Anadolu, Suriye ve Kirman Selçukluları merkezden ayrılarak bağımsız devletler haline geldiler. Sultan Sencer iç karışıklıkları önlemeyi başardı ise de 1141’de Karahitaylarla yaptığı Katvan Savaşı’nda yenildi. Oğuzlar isyan ettiler. 1157’de Sultan Sencer’in ölümü ile Büyük Selçuklu Devleti yıkıldı.
osmanlı değildir. selçuklu anadoluyu ihya etmiştir. buna herhangi bir anadolu kentine gittiğinizde kolaylıkla karşılaşabileceğiniz kümbetler , imaretler ve turkuaz mavi minareli şahane camiler delildir. osmanlı ise en büyük kültürel ve sanatsal yatırımı istanbul ve çevresine yapmıştır bir de elimizden kayıp giden balkanlara. nedense belki de anadolu da geçen çocukluk yıllarını süsleyen minarelerin turkuaz rengine bulanmış hatıraların etkisiyle selçuklu hep daha iyi , daha yakın gelmiştir bana. selçuklular imparatorluk değildir, hele anadolu doğrusu rum selçukluları hiç değildir. islam dünyasının batı ucunda ufak bir sultanlıktır. büyük selçukluların dahi ikbal devri 50 seneden fazla sürmemiştir, tipik bir iran tipi imparatorluk imperium fikri yoktur. bu konsept osmanlılar'ın bizanslılardan -yani doğu roma'dan- aldığı bir politik fikirdir. burada teferruatını versek iş çok uzar, büyük iskender'e hatta ahamenişler'e kadar gider ki orada iran devlet ideolojisiyle birleşir, belki ucundan selçuklular'a da ve kurumlar tarihi böyle bir şey gençler, ucu bucağı yok, bir fikrin peşinde iki bin seneyi kat arada dibine kadar farisileşmiş selçuklular'ı osmanlılar'dan daha türk saymak neyin kafasıdır onu bilemiyorum. ikiside çamdan düşen bir kozalaktır. özde fark yoktur. türkler müslüman olmakla bir medeniyet kampına dahil oldular. yani doğu-islam medeniyetine. at binici step kavmi olmaları hasebiyle o zamanın en etkili ve dinamik gücü olmaya adaydılar ama bu potansiyelin açığa çıkması birleştirici bir ideoloji yoksunluğundan mümkün olamıyordu. arap kabileleri aynı süreçten geçmiş ve sıralarını savmışlardı. ibn-i haldun'un dediği gibi asabiyelerini kaybetmişlerdi. ilk dinamizmin neticesinde elde edilen memleketler, zenginlikler ve fetihlerin nimetleri dejenerasyona yol tam bu noktada taze kan olarak devreye türkler girdi. hem güçlü asabiyeleri, hem de o devrin geçer akçesi olan süvarilikte mahir olmaları ve de en önemlisi birleştirici ve ideal verici islam dinine girmeleri patlayıcı bir bileşim oluşturdu. ateşli silahların icadı ve piyade talimlerinin başladığı 1600'lere kadar bu minvalde baktığımız zaman osmanlı ve selçuklu arasında fazla fark göremeyiz. tabii ayrıntıda bir çok farklar vardır. mimarilerine bakıldığında fark net bir şekilde okunabilir. selçuklu entrika yönünden henüz bakirdir o nedenle bir tane dizi yapmamışlar.. osmanlı ise şimdilerde modadır bir dolu abuk sabuk diziye ilham kaynağı olmaktadır. biri selçuk'tan digeri osman'dan gelir. bense maymundan geldim. selçuklu orta asya türk devletlerinin tüm özelliklerini taşırosmanlı ortadoğu arap devletlerinin özelliklerini taşır, bir kaç avrupayi monarşik yapı gözetilerek bu oluşum da kardeş katledilmez, harem yoktur, hadım bulundurma gibi bir defans sistemi yoktur, er meydanı kültürü savaşlarda ön plana düşmanın zayıf yanıymışta, aç bırakmakmış vb. olaylara girilmez, biz geliyoz ya gidin ya yenilin ya da yenin denir savaşa girilir.çıkar. selçuklu'daki ikta sisteminin adı osmanlı'da tımar önemli, belanı versin kpss. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
quoteOrijinalden alıntı sezar312 Anlamadım ben biri Anadolu Selçuklu hakkında "Anadolu 'rum' Selçuklu devleti" nasıl bu devleti rumlar mı kurdu, neden Rum deniyor bu devlete? Birde Büyük Selçuklu Devletinin sınırlarına bakıyoruz Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar ama Anadolu'da devlet içinde devlet var sanki yani "Anadolu Selçuklu" var. Neden Anadolu'daki devlete 'Rum' diyorlar? Öncelikle RUM diye bir millet-kavim yoktur. Bugün RUM terimi ile en yakından bağlı sayabileceğimiz Yunanistan halkı bile RUM değildir. Bu tamamen bizim yanlış tanımlamamızdır. Yunanistan anakarasında yaşayan er orjinal halk Mikenler-Eoller vb gibi Antik Yunan dediğimiz hakların bir birleşimidir. Buna daha sonra traklar vb de dahil olmuştur zaman içinde. Ayrıca DOR istilası ile Yunanistan ana karası yeni bir değişim geçirmiştir. DOR kavmi anakarada mevcut kavimlerle birleşerek erimiş ve yeni bir ortak kültür meydana getirmiştir. Bunu DOR öncesi ve DOR tarzı denen mimari eserlerde-kalıntılarda sütünlar bile vb görmek mümkündür. Dorlar anakaradaki antik yunan kültürünü yok etmemiş birleşerek bir sentez oluşturmuşlardır. Sonradan gerçekleşen GREK istilası yunanistan anakarasını altüst etmiş, eski gelişmiş antik kültürü yerle bir etmiştir. Zamanın tarihçileri grekleri uygarlığı yok eden barbar bir kavim olarak nitelemişlerdir ve gerçekten de öyledir. Grek kültürünün eski antik-dor uygarlığı ile alakası-etkilenmesi çok azdır. Tahripkar bir kültürdür. Bugün biz hatalı olarak yunanistan diyoruz, bizim haricimiz herkes doğru bir biçimde grek Greece vb tabirini kullanmaktadır. Bizden başkasının kullanmadığı yunan kelimesinin kökü ise ION kelimesinden gelmektedir. Yunanlı dediğimiz IONİAN Yunan okunuş demektir. Yani iyonyalı. İyonya ise ege kıyıları ve adalarını kapsayan bir alan olup burada antik yunan mecburen hatalı terim halklarının eol, miken, aka vb vb oluşturduğu bir birliktir. Bu antik halklara dayanan kent devletlerinin oluşturduğu gevşek bir konfederasyondur. Iyonyanın ana karadan farkı barbar grek istilasına uğramamış olmasıdır. İyi denizci bir halk olmayan grekler yunanistan ? anakarası dışında pek etkili olamamışlar, anakaradaki antik+dor uygarlığı yerle bir olurken iyonya alanında kendini koruyabilmiştir. Yani antik kültür anakarada değil iyonya alanında devam edebilmiştir. Bunu en iyi rönesans döneminde görebiliriz. Rönesans çağında antik kültürün çevrilmesi-okunması-özümlenmesi anakaradaki grek esaslı halklar üzerinden olmamıştır. Zira burada pek bir şey kalmamıştı. Antik kültürü önce Anadolu'daki antik kültür ION ile temas eden arap-müslüman dünyası ele almış, çevirmeler yapmış, üzerinde etütler yürütmüştür. Hristiyan dünyası bunu müslümanlardan endülüs, haçlı eferleri, sicilya, ticaret vb öğrenerek incelemeye başlamıştır. Özellikle endülüsün açılan okulların ve sicilyanın bunda payı çok büyüktür. Kısaca antik uygarlık rönesans hristiyan dünyasına müslümanlar üzerinden aktarılmıştır. Eğer antik uygarlığın bir mirasçısı olacaksa bunun grekler olmayacağı açıktır. Müslümanlar ve şu anda Anadolu buna çok daha layıktır. Yunan-Rum ve Grek biz kullanmıyoruz kelimeler yanlış kullanılmaktadır. Doğru olan yunanistan ! anakarasında yaşayan halka yunan yerine grek dememizlazımdır. Anadolu'da yaşayan halka da RUM yerine yunan ionian. Rum ise geçersizdir, zira artık bir roma devleti-vatandaşı söz konusu değildir. RUM kelimesi bir kavim adı olmadığı gibi bu antik uygarlıkla da bir bağı yoktur. ROMA imparatorluğu latince Imperium Romanum başkenti ROMA kendi latin dilinde RUM diye geçmektedir. İmparatorluğun yıkılıp doğu roma ile devam etmesi ile bu isim devam etmiştir. Doğu roma ile temas eden müslümanlar bu devlete bizans değil rum imparatorluğu demişlerdir. Bu imparatorluk halkına hristiyanlar da roma vatandaşı anlamında RUM demişlerdir. Daha sonra bu kelimeler Türkler'e de geçmiştir. Anadolu'daki roma vatandaşı hristiyan halka RUM denilmeye devam edilmiştir. Oysa etnik yapıları çok farklı olabilmektedir. Roma devletinin ülkesine de RUM halkını ülkesi anlamında Rum Eli denilmiştir. Sonraları Anadolu tamamen Türkleşince Rum Eli tabiri önce Trakya kesimi daha sonra da balkanlar vb için kullanılmıştır. Bugün Trakya kesimine veya batı Trakyaya rumeli denmesi buradan gelmektedir. Anadolu Selçuklu devleti de eski roma devleti arazisinde yani rum elinde kurulmuştur. O zamanlar RUM kelimesi şimdikinin aksine kavim değil tebaat vatandaşlık-arazi-ülke anlamında kullanıldığından Anadolu Seçuklu yerine Selçuklu Rum devleti tanımı da kullanılmıştır. Yani rum elinde eski roma topraklarında kurulmuş Selçuklu devleti anlamında. Avrupa Hunları tanımı gibi, oysa avrupa kökenli Hun yoktur, araziyi belirtir
Haberler > Tarihte Önemli Başarılara İmza Atmış Olan Osmanlı İmparatorluğu ile Selçuklu Devleti Arasındaki Farklar - 0730 Tarihimizde önemli başarılara imza atmış olan Osmanlı İmparatorluğu ile Selçuklu Devleti arasındaki farkları derledik. Keyifli okumalar! 1. Resmî dili Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu devleti din ve bilimde Arap dilini, edebiyat ve devlet ile ilgili meselelerde Fars dilini, saray ve orduda ise Türk dilini İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu uluslararası yazışmalarda, bilimsel yazılarda ve yerel yönetimlerde Türk dilini kullanmakta, yerel yönetimde şehirleşme yapısından dolayı farklı diller de kullanmakta, edebiyatta ise Türkçenin yanı sıra Arap ve Fars dilleri kullanılmaktaydı. 2. Eğitim sistemi Büyük Selçuklu Devleti Günümüzde hala izlerini görmekte olduğumuz Selçuklu medreseleri, geliştirmiş olduğu metotlarla modern öğretime ilham veren bir devlet olmuştur. Bu medreselerde günümüzde, okullarda kitapları okutulan insanlar yetiştirmiştirOsmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu uzun imparatorluk süresince, ihtiyaç ve gereklilikler gibi nedenlerden dolayı birçok türden okul açmış ve burada gerek saray halkının gerekse ahalinin, ilim ve bilim açısından yararlanmasını sağlamıştır. 3. Mahalle sistemi Büyük Selçuklu Devleti Mahalleler halinde örgütlen kent nüfusunun bulunduğu Selçukluların son dönemlerindeki mahalle yapılanması çoğunlukla tarikatlara göre oluşturulmuştur. Örneğin bir mahallede Kadirilik tarikatına mensup kişiler bulunuyor, bir diğer mahallede ise Rufai tarikatına mensup kişiler İmparatorluğu Osmanlı'da nüfusun Türkleşmesini sağlamak için uygulanan 'İskan Politikası' nedeniyle Müslüman, Hristiyan ve Yahudi gibi farklı kökenden gelen aileler ayrı ayrı mahallelerde yaşamaktaydı. 4. Tahta çıkma sistemi Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti'nde, Osmanlı'daki gibi tahta çıkmak için uygulanan bir sistem olmamıştır. Tahta kimin çıkacağının kesin olarak belirlenememesi de oğullar arasında taht kavgalarının çıkmasına neden İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu'nda yönetime geçen padişahla birlikte başka bir veraset sisteminin yönetimde uygulanması oldukça dikkat çekmiştir. Osmanlı, uyguladığı Ekber ve Erşed sistemi ile kardeşin katledilmesine izin verilmesi gibi mekanizmalarla taht kavgalarının önüne geçmeye çalışılmıştır. 5. Önem verilen bölgeler Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti Anadolu'yu ihya ederek günümüzde hala görebileceğimiz birçok camii, kümbet gibi mimari yapı bırakmıştır. Sadece mimaride değil aynı zamanda kültürel ve ticari anlamda da Anadolu'yu önemli bir bölge haline getirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu balkanlara, İstanbul ve çevre bölgelerine, günümüzde hala gidip görebileceğimiz birçok kültürel ve mimari yapılara yatırımlar yapmış ve imarlarını üstlenmiştir. 6. Vergi ve toprak sistemi Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu 'da ikta temliki uygulanmaktaydı. Sistemin işleyişi ise; kazandığı savaşlar ve fetihler sonucunda veya yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak topraklara ait gelirler asker veya sivil erkâna verilmesi İmparatorluğu Osmanlı'da uygulanmakta olan tımar tevcihi vardır. Bu sistem sayesinde Osmanlı, feodal beylerin güçlenmelerini engellemeye çalışmıştır ve bir süre bu politikayı uygulamada başarılı olmuştur. 7. Ordu sistemi Büyük Selçuklu Devleti Selçuklularda ordu, hassa ve Türkmen boylarındaki aşiretlerin askerlerinden oluşan tımarlı sipahilerden meydana İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu'nda ordu, fethettiği topraklardaki genç ve yetenekli çocukların eğitimden geçirilerek asker gibi devlete yarar sağlayacak kişilerin yetişmesini amaçlayan bir devşirme sisteminden meydana gelmekteydi. 8. Evlilik sistemi Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu devletinin sultanlarının yaptığı evlilikler birkaç istisna dışında bir bölgedeki ilişkileri güçlendirmek, başka bölgelerin topraklarında hak sahibi olmak için yapılan siyasî evliliklerdir. Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı imparatorluğunda padişahın tek eşi olmazdı. Bu yüzden sarayda kadınlara ayrılmış bulunan harem adı verilen bir bölüm bulunmaktadır. Haremde padişah için başka bölgelerden de dahil olmak üzere gelen birçok kadın bulunmaktadır. 9. Yönetim sistemi Büyük Selçuklu Devleti Selçuklular İran devletinin ve İslam dininin yönetimsel fonksiyonları ve kurumları olan vezirler, hanedan üyesi olmayan valiler olan şıhneler, divan gibi meclisleri kendi bünyesine İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu, yönetiminin merkezinde bulunan padişah ve saray teşkilatının yer aldığı merkezi imparatorluk ile yönetilmekteydi. Bu merkez, imparatorluğun fethedilen topraklarındaki bütün birimlerini yönetecek şekilde yapılandırılırmıştır. 10. İmparatorluk ve devlet Büyük Selçuklu Devleti Selçuklular kendilerine 'Al-i Selçuk' derdi ve zihinlerinde imparatorluk imperium fikri bulunmamaktaydı. Günümüzde hüküm sürdüğü zaman süresince himayesine aldığı alanlar gibi unsurlar nedeniyle imparatorluk olarak adlandırılmaz..Osmanlı İmparatorluğu Osmanlılar kendilerine 'Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye' derdi ve imparatorluk kavramını temelini birçok yere çekilebilecek olsak da, Doğu Roma olarak da adlandırılan Bizans İmparatorluğu'ndan aldığı politik bir fikir olarak adlandırılabilir. 11. Etkilendikleri devletler Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti yapı olarak Türk olsa da kültür ve coğrafya olarak daha çok eski Pers İmparatorluklarının bulunduğu bölgedeki İran devletinden, gerek yönetim gerek kültürel olarak etkilendiği İmparatorluğu Osmanlı yapı ve kültür olarak fethettiği bölgelerden olan Roma İmparatorluğun'un etkilerini, gerek inşa ettiği mimariler gerek eyalet sistemlerindeki yansımalarından görülebilir. 12. Hükümdar isimlendirmesi Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu devletinde hükümdarlara tüm halk ve saray mensupları 'Sultan' isimlendirilmesi İmparatorluğu Osmanlı imparatorluğunda hükümdarlara insanların hitap şekli 'padişah' olarak kabul edilirdi. Bu içerikler de hoşunuza gidebilir;
Giriş Tarihi 0909 Son Güncelleme 0909 İkta sistemi, Büyük Selçuklu Devleti'nden beri tüm Türk İslam Devletleri'nde uygulanan, devlet ile birey arasındaki süreli bir anlaşmaya dayanan bir uygulamadı. Bu sistem ile devlet kendi arazisini bireye ödünç vermekte ve bireyden de bu arazi karşılığında birtakım gereklilikleri yerine getirmesini beklemekteydi. İkta sistemi ekonomik ve askeri alanda büyük etkileri olmuş bir sistem olarak tarih sahnesinde boy göstermiştir. İlerleyen zamanlarda ise ikta sistemi şekil değiştirerek tımar sistemine dönüşmüştür. İKTA SİSTEMİ NEDİR? İkta sistemi, devlete ait merkezden uzak bakir toprakların, devlet görevlilerine yaptıkları hizmet karşılığında verilmesidir. Bu sistemde toprağın mülkiyeti devlete aittir, lakin bu topraklardan elde edilen gelir ikta sahibine aittir. Yani ikta sahipleri bu toprakların belirli süreliğine zilyedi konumunda olup, bu toprakların sahibi değillerdir. İkta sisteminde, ikta sahipleri kendilerine verilen topraklardan elde edilen gelirleri maaş olarak kabul edip, kullanmaktadır. İkta sahipleri bu topraklar karşılığında olası bir savaş durumunda kullanılmaya hazır bir ordu yetiştirmek ile görevlidir. İkta sistemi, bu sistemi kullanan devletlere tarih boyunca birçok açıdan büyük kolaylıklar sağlamıştır. Zira bu sistemle bir yandan bakir topraklarda tarım başlamış, diğer yandan ise mali sorumluluğu devlete ait olmayan askerler yetişmiştir. Bu açıdan da oldukça kullanışlı bir sistemdir. İKTA SİSTEMİNİN AMACI İkta sistemi ile birden fazla hedef aynı anda gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle ikta sisteminin amacı tek bir tane değildir. İkta sistemi ile hem ekonomi alanında, hem de askeri alanda birtakım başarılara ulaşmak hedeflenmiştir. İkta sisteminin bu amaçları da başarı ile yerine getirdiği söylenebilmektedir. İkta sistemi amaçlarını şu şekilde sıralamak mümkündür Olası bir savaşa hazır, ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmayan etkili bir ordu oluşturmak, Merkezi otoriteyi sağlamlaştırmak, Tarıma bağlı üretimi arttırmak, Maaş vermek ve vergi toplamak gibi faaliyetlerle uğraşmayan bir mali yol izlemek İKTA SİSTEMİ FAYDALARI İkta sisteminin Türk İslam Devletleri'ne sağladığı faydaları oldukça fazladır. Bu sistem ile amaçlanan hedeflere ulaşılmış, bununda devlete büyük faydaları olmuştur. İkta sistemi faydalarını sıralamak gerekirse; Devlet, asker yetiştirmek için bütçe ayırma zorunluluğundan kurtulmuştur, Devlet, nakdi olarak bir maaş vermediği için, ekonomik güçlükler azalmıştır, Merkezi otorite güçlenmiştir, Boş ve bakir arazilerde üretim başlamıştır, Asker sayısı artmıştır, Tarımsal faaliyetler önem kazanmıştır, Taşradaki devlet otoritesi güçlenmiştir, Yerleşik hayata geçiş kolaylaşmıştır. İKTA SİSTEMİNİ UYGULAYAN DEVLETLER İkta sistemini uygulayan devletlerin sayısı oldukça fazladır. İkta sistemi Büyük Selçuklu Devleti ile uygulanmaya başlamıştır. Büyük Selçuklu'dan sonra Anadolu Selçuklu Devleti'nde de bu uygulamaya devam edilmiştir. Akabinde ise tımar sistemi, Emeviler ve Abbasiler başta olmak üzere, genel olarak tüm Türk İslam Devletleri'nde uygulanmıştır. Osmanlı Devleti zamanında ise ikta sistemi isim değiştirerek, tımar sistemi olarak varlığı sürdürmeye devam etmiştir. İKTA VE TIMAR SİSTEMİ ARASINDAKİ FARKLILIKLAR İkta ve tımar sistemi arasında ufak da olsa birtakım farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıkları açıklamadan önce, tımar sisteminin ne olduğunu anlatmak gerekmektedir. Tımar sistemi, Osmanlı Devleti tarafından uygulanan, önemli işler yapmış olan devlet adamlarına veya savaşlarda önemli başarılar kazanmış komutanlara, yaptıkları hizmetin bir karşılığı olarak toprak verilmesini konu alan bir sistemdir. Tımar sisteminde verilen topraklar, bakir olup, şehir merkezinden uzak ve ekilmemiş topraklardır. Tımar sisteminin belirli şartları vardır ve toprak sahipleri bu şartları karşılayamadığında, bu topraklar geri alınmaktadır. Osmanlı Devleti'nin tımar sahibine koyduğu şartları şu şekilde sıralanabilmektedir Asker yetiştirerek, savaşa her daim hazır bir ordu oluşturulması, İlgili olduğu bölgedeki vergileri devlet adına toplaması, Toprağın ekilip, biçilmesi ve üretim yapılması İkta ve tımar sistemi birbirlerine oldukça benzemektedir. Lakin bu uygulamalar arasında önemli farklılıklar da bulunmaktadır. İkta ve tımar sistemi arasındaki farklılıkların başında; ikta sisteminin Selçuklu Devleti'nde, tımar sisteminin ise Osmanlı Devleti'nde uygulanmasıdır. Tımar sistemi, ikta sisteminin Osmanlı'daki adıdır. İkinci ve asıl farklılık ise; ikta sisteminde elde edilen gelirin toprak sahiplerine, tımar sisteminde ise elde edilen gelirin devlete ve askerlere verilmesidir.
türkiye selçuklu devleti ile büyük selçuklu devleti arasındaki farklar